Nafile'nin Tez Günlüğünden Notlar vol.bilmemkaç

Zurnanın zırt dediği yerlerden birine daha gelmiş ve tıkanmış bulunmaktayım. Bırakıp başka bir kısma geçsem, sonra buraya tekrar mı dönsem yoksa diğer kısımları burada yazacaklarıma göre bina edeceğim için yazıp bitirsem mi bilemiyorum. Burayı bir tez günlüğü gibi tutmak istediğimden de emin değilim. Lakin şu sıralar başka bir şey yapmaya fırsat bırakmıyor bizimki.

Aslında çok uzun zamandır yapmak istediğim, okuduğum kitaplar hakkında birkaç cümle karalama (kitap eleştirisi değil, karışıklık olmasın) meselesini hayata geçirebilirim ama o da toparlanmış bir zihin gerektiriyor. Şu sıralar eksikliğini en çok çektiğim de o.

Böyle çok şikayet ediyorum ama teze (tez öncesi yüksek lisansı da dahil edebiliriz aslında, derslere de yoğun bir biçimde çalıştığım için) hakkını teslim etmem gereken bir konu var. Neredeyse sürekli kendisiyle meşgul olduğum için aşk meşk meselelerine kafa yormuyorum. Oh mis! Tez olmasa peşinden koşacağım birinin, yok efendim onu etkilemeye çalışacağım, vay efendim sonunda yine götümü avuçlayacağım, hadi avuçlamadım diyelim kalkıp başka yerlere gideceğim için ayrılma zımbırtısıyla uğraşacağım, uğraşmasam uzak mesafe ilişkisi denen saçmalık... Cümleyi bile bitiremedim. Neyse, sözün özü, teze bu nedenle müteşekkirim. Sağ ol var ol tez!
0 Responses