Oleeey!

Kendime yeni bir ad buldum: dil kurutucu. Ne alaka değil mi? Arkadaş ben ne zaman ilgimi çeken bir blog bulsam ve takip etmeye başlasam insanlar yazmayı bırakıyor. Ama yalnızca gerçekten ilgimi çeken bloglarda yaşıyorum bu durumu. Dilini kurutuyorum sanki insanların. Yapmayın arkadaşlar böyle. Üzülüyorum.

Bir de -bu sözüm tüm arkadaşlara- şu yorumlara cevap yazın lütfen. Kızıyorum ama! Yorum yapıyorum cevap alamıyorum. Daha evvel sözünü ettiğim şikayetim bu ikincisiydi işte. Bir iki arkadaş hiç yorum yaptırmıyor, onlara da hak versem mi vermesem mi bilemiyorum. Neyse.

Son olarak şunu da söylemek istiyorum. Yukarıda yazdıklarımdan tamamen bağımsız olarak. Bugüne kadar hep sır olarak kalacağını düşünerek ettiğim boşboğazlıklardan çektim. Bilhassa kızların en yakın arkadaşlarından hiçbir şeyi saklamadıklarını öğrenme sıkıntısı yaşadığımdan. Hala akıllanamadım ama. Bu halde de kendime diyecek söz bulamıyorum. Yok yok, buldum. Aferin.

Ben Adam Olmam Demiş miydim?

Hani demiştim ya geçenlerde yıldırım aşkının kıyısından döndüm diye... Aaa! Dememiş miydim? Nasıl olur ya, ben anlattım sanıyordum. Neyse, anlatayım da dinleyin o zaman.

Bir ay falan oluyordur herhalde, Konak'tan metroya binmiş eve gidiyordum. Akşamın erken saatleri olmalı ki İnönü Caddesi'ne girmeyip Konak'a gitmeyi tercih etmişim. Özel bir iş için gitmiş olsam hatırlardım herhalde. Her neyse, meselemiz o değil.

Üçyol'da inince insanlar bir an önce kendilerini dışarı atmak için yürüyen merdivenlere hücüm ediyor da orası banka kuyruğu gibi oluyor hani. Ben yorgun değilsem merdivenleri kullandığımdan normalde sorun etmiyorum o durumu. Ama yorgunsam yürüyen merdivenleri kullanmak için kenara çekilip kalabalığın azalmasını bekliyorum. O akşam da yorgun olmalıydım ki kenarda duruyordum. Derken kızın biri önümden geçip az ötede beklemeye başladı. Altı yıl oluyor neredeyse İzmir'deyim, iyi kötü metroya da binerim ara ara, ilk kez böyle bir şeyle karşılaştım. Daha bunun şaşkınlığını atamamıştım ki kız elindeki kitabı açıp okumaya başladı. O an Eros'un oralarda bir yerlerde olduğundan ve kalbimi nişan almak için uğraştığından adım gibi emindim. Garibimin şanssızlığı şu ki bende bir bahane bulup kızla tanışacak ne cesaret ne maharet var. İçinden "Ulan ruh eşini bulduk ayağına getirdik, daha ne bok yemeye bekliyorsun!" diye küfürler savurduğunu tahmin ediyorum kendisinin.

Kalabalık azaldı, yürüyen merdivene bindim ve yoluma devam ettim. Arkama dönüp bakamadım bile kız hangi yöne gidiyor diye.

Bilmek vs. Düşünebilmek

Edebiyatçı yahut tiyatrocu değilim, o nedenle şimdi sözünü edeceğim kavramın adını bilmiyorum ama muhakkak bir adı vardır. Eleştirmek istediğiniz bir şeyi onunla aynı dili kullanarak fakat işin içine biraz mizah katarak eleştirmek gibi bir yöntem var. Benim çok severek takip ettiğim, pek çoklarının da benim gibi sevdiğini bildiğim Zaytung da bu yöntemi kullanarak medyamızın ne kadar tekdüze, ne kadar aymaz, zaman zaman ne kadar ahlaksız olduğunu gözler önüne sermeye çalışıyor. Gel gör ki bizim her boktan çok iyi anlayan ama nedense baktığını, gördüğünü analiz etmek için düşünmeyi aklına getiremeyen insanımız bu yöntemi fark etmemiş olacak ki adamlar yeni başlattıkları "Dergi" uygulamasındaki gezi sehayat dergi kapağının üzerine neyi neden yazdıklarına dair açıklama yapmak durumunda kalmışlar. Zaman zaman "Bu da mizah malzemesi yapılmaz ki abi!" dediğimiz şeyler oluyor ama durup bir düşünmekte fayda var mizah malzemesi yapılan şey "o" mu yoksa birilerinin o meseleyle ilgili tavırları mı diye. Velhasıl, Allah sizi davul etsin diyorum Zaytung'u o açıklamaları yapmak zorunda bırakanlara. Ne anlamı kaldı şimdi esprinin?

.

Bizimkini bekliyorum. Gelsin ve eve gidelim diye. O gelinceye kadar bir şeyler yazmak istedim. Sadece bir şeyler yazmak. Bu kadarmış. :)

Şarapçı Şarap Şarap

Alkol alan insanlarda en sevmediğim şeydir ayarını bilmemeleri. Dün ayarı öyle bir kaçırdım ki ne sen sor ne ben söyleyeyim. Bu sene bir iki defa daha başıma gelmişti ama ben münferit olaylar sayıyordum bunları. Galiba değilmiş. Ben artık ayarı tutturamıyorum arkadaş. Öncekiler evdeydi de çok dert etmemiştim ama dün gece gerçekten çok utandım. Ayarı kaçırdım da kavga dövüş mü çıkardım, hayır. Ama kendimden geçtim resmen. Ayıp oldu arkadaşlara karşı. Yarın okulda karşılaşınca nasıl bakacağım yüzlerine bilmiyorum. Neyse. Bundan sonra dışarda alkol almak yok. İçeceksem adam gibi oturup evde içerim.