Arabesk

Leyla ile Mecnun hastalığına tutulduğumu söylemiştim daha evvel. Bildiğin onların dünyasında yaşıyor gibiyim. En son Tek Kişilik Dev Kadro'da yaşamıştım bunu, seneler önce. Bu dizinin bendeki güzel etkilerinden biri de arabeskin zaman zaman ne kadar güzel olabileceğini bana hatırlatması oldu. Her şey gibi arabesk müziğin de iyisi ve kötüsü, dinlenebilir ve dinlenemez -hatta tahammül edilemez- olanı var. Bense (bizse) entel görünme merakıyla sırtımızı çevirdikçe çeviriyoruz böyle şeylere. Peki Mecnun çölde sürünürken çalan Olsan İçmez miydin Benim Yerimde gönül telime dokunmuyor mu? Şarkıyı dinlerken kemanın ağladığı yerlerde ürpermiyor muyum? O zaman ne diye dinlemiyor gibi yapıyorum? Boş bunlar azizim boş. İnsan özünü inkar etmeyecek. Sevdiğini sevmez sevmediğini sever görünmeyecek. (Didaktik oldum.)

Leyla ile Mecnun

Allahım! Bu Leyla ile Mecnun ne güzel dizidir ya! Böyle dizi değil de canlı bir varlıkmış gibi yanaklarını sıkasım, kollarımı kocaman açıp sarılasım geliyor. Böyle karakterlerin yanaklarını tek tek sıkasım geliyor falan. Senaryo mükemmel, oyunculuklar harikulade, olaylar paralel evrende geçercesine olağanüstüyken karakterler senden benden bizden. Offf, of! Bekle ki Pazartesi gelsin de yeni bölümünü izle. İstiyorum benim de bir Leylam olsun, ben de Mecnun olayım. Böyle saçma sapan küsüp barışalım, ayrılıp kavuşalım, el ele tuttuğumuzda yer yerinden oynasın, fırtınalar koparsa kopsun, sürüklesin ikimizi. Ayrıca Ezgi Asaroğlu, sözüm sana: gözlerinin hastasıyım.

Bozuk Erik (Erik mi? Ne Eriği?)

Bilindik bir söz vardır hani, kendisini/duruşunu hiç bozmadı derler. Bir insan kendisini niye bozar? ("Bir insan memleketini niye sever?" gibi oldu.) Başka çaresi olmadığından değil, vaktiyle olduğu gibi görünmediğinden. İnsanlar değişirler, bu doğru, ama bu değişiklik çok az insanda belirgindir. Pek çok kişinin hayatı boyunca yaşadığı değişiklikler öyle uzun zamana yayılır ki değiştiğini fark edemezsiniz bile. Çocuğunuzun boyu uzarken fark edememeniz ve bir gün karşınızda dururken bunun ayırdına varmanız gibi. Anlık tepkileri bir yana bırakırsak (her insan her an genel durumuna uygun hareket edemeyebilir, koşullar onu karakterine zıt bir şey yapmak durumunda bırakabilir, hepimizin bildiği gibi) birinin karakterinde, davranışlarında insan ömrüne kıyasla kısa vadede bir değişiklik gözleniyorsa (bu birkaç ay ya da bir iki yıl olabilir) bu o kişinin tanışıldığı zaman olduğu gibi görünmediğine dalalettir, kanımca.

Kimsin Lan Sen!

Sadece susarak özlüyorum seni (fakat kimsin sen? Şimdi, bu şarkıyı dilerken aklıma gelen mi? Öyle olsa içimde bir sızı hissederdim. Öyle olması gerekmez miydi? Zaten öyle değil mi? Bir hayal misin yoksa sen?) Adresinde yokluğunu kıyamet bilerek...

Lüküs Hayat

Lüks merakı öyle sardı ki etrafımızı bir gün sırf lüks diye götümüze altın yaraklar sokacağız.