.

Şimdiye kadar attığım hiçbir imza bugünkü kadar zoruma gitmemişti. Yine de insanlık onurumu elimden geldiğince korumaya çalıştığım için içim rahat diyebilirim. Keşke bu imzayı da atmak zorunda olmasaydım fakat şu aşamada yapacak başka bir şey yoktu.

Neyse, beni buna muhtaç edenlere gelsin. Vazgeçtim, onlara böyle güzel bir türküyü taşlama amacıyla bile göndermeye yazıktır.

Ulan o kadar uğraştım da türküyü yükleyemedim iyi mi! Ben de YouTube'dan yüklerim artık.

Alla Beni Pulla Beni Çulla Beni Yulla Beni Mulla Beni Fulla Beni Tulla Beni Kulla Beni

Özledim. Vallahi çok özledim. Neyi özlediğimi bilmeden, niye özlediğimi bilmeden özledim. Bundandır her sabah Sakarya Caddesi'ni arşınlarken başımı öne eğişim. Bundandır betondan kaldırımları incitmeye korkarmış gibi adımlarımı yavaş yavaş atışım. Bundandır üç cümlenina ardına beşinciyi ekleyemeyişim. Yine bundandır işte dördüncünün eksikliğini fark edemeyişim. O özlediğim, o ne olduğunu ve nerede bulunduğunu bilmediğim her neyse öyle eksik bırakmış ki beni başka hiçbir şeyin yokluğunu fark etmemişim.

Sıkıldım.

Ah

İçimden bir söz geçsin istiyorum. Dilimden bir söz düşsün. Tek cümle, tek satır, tek mısra. Tek söz ki acıyı anlatsın, yalnızlığı, yoksunluğu, yoksulluğu... İçimden bir ah geçiyor. İşte diyorum, o ah, o ah bir söz olsun ki içinden ah geçen başkaları sızılarını onda bulsunlar. Olmuyor.

İçimden bir roman geçsin istedim. İçimden geçen romanı kağıda dökeyim. Bir roman ki bazen bir sözle anlatılacak olanı anlatsın. Bir roman, bir söze sığdıramadıklarımı yüzlerce sayfaya sığdırmaya azmettiğim. Bir roman ki okuyanlar içinde kendilerini bulsunlar. Olmuyor.

İçimden ne tek bir söz ne koca bir roman geçiyor. İçimdekiler öyle içimde kalıyor. Bir ah oluyor, çörekleniyor. Bazı bazı bir şarkı, bir türkü sallıyor mekanını. Evini başına yıkıyor, beni yıkıyor, her şeyi yıkıyor.

"Vurma canan yaralıyam
Ben bir bahtı karalıyam
Dost elinden yaralıyam"