Domain Momain

Bilgisayar çökünce domain ayarlarını yaptığım kullanıcı adım, şifrem ve diğer birtakım ayarları kaydettiğim dosyam da kaybolmuş. Şimdi başına www koymadan adrese ulaşma sıkıntısı var ve onu düzeltemiyorum. Pufff!

Çorba

Bu aralar ortalık biraz karışık. Ailevi mevzular var, ister istemez muhatap olduğum. Bilgisayarımın hard diski yandı. Bizimkinin zoruyla ite kaka bir doktora programına başvuru yaptım bilgisayarımın olmadığı şu üç dört gün içinde. Böyle başvurudan hayır gelmez ama yapmamış olmaktan iyidir. Dönemi bitirdim bu arada. Ödev mödev ne varsa teslim ettim. Gelecek dönem işe devam edecek kadar bir ortalama tutturmuşumdur sanıyorum. Bakalım... Öyle işte. Maç yaptım aylar sonra, yorgunum. Uzatmıyorum.

Derin Sular

Bu kitabı daha okurken bitsin de hakkında bir şeyler karalayayım diye geçiriyordum içimden ama kitabı bitirir bitirmez bilgisayarın başına geçtiğimde fark ettim ki çok fazla etkilenmişim. O nedenle bulamadım bir türlü içeriğe dair ipucu vermeden kitabın bana düşündürdüklerini yazmanın bir yolunu. Aradan biraz zaman geçince bir daha denemek istedim. Bakalım olacak mı?

Can Yayınları Patricia Highsmith'in kitabını "Polisiye" olarak sınıflandırmış olsa da roman bana göre polisiyeden ziyade bir psikolojik gerilim romanı. İçinde bir katil var ama biz katilin kim olduğunu daha cinayeti işlediği andan hatta cinayeti işlemeden önce biliyoruz. Klasik bir polisiyede rastlayacağımız gibi cinayet sonrası katili bulmaya çalışanların değil ağır ağır cinayete meyleden katilin ayak izlerini takip ediyoruz. Yazar sıradan insanın içindeki gerilimleri, davranışlarının saiklerini ve sonuçlara dair kanaatlerini bize o kadar açıkça anlatıyor ki insanoğlu bu kadar sarih bir varlık mı diye geçiyor okurun aklından. (Benim aklımdan öyle geçti, ne var. Belki ben basiretsizim de böyle açık açık anlatmadan anlamıyorum. Allah Allah!)

Yemeğe çağrıldım, kaçıyorum. Kısmet değilmiş kitap hakkında güzelce yazmak demek ki. Meraklıları için kitabın çevirisinin gayet başarılı olduğunu ve Suat Ertüzün tarafından yapıldığını not edip çekiliyorum.

Önemli not: "Bir Kitap Okudum" etiketiyle yazdığım yazılar tamamen şahsi kanaatlerimi içermektedir. Edebiyatla alakam okumayı seven biri olmamla sınırlıdır. Bu nedenle söz konusu yazılar okunurken edebi eleştiri mahiyeti taşımadıklarının göz önünde bulundurulmasını istirham ederim.

Kaşıntı

Ben birkaç gündür buraya niye yazmıyorum? Başımı kaşıyacak vaktim yok diye mi? Olabilir. Tüm vaktimi çalışarak geçirdiğim için mi? Kesinlikle hayır. Başımı kaşıyacak vaktimin olmadığı doğru ama başımı dahi kaşımayacak kadar tembelim bugünlerde. O nedenle yazmıyorum galiba. Elim hiçbir şeye gitmiyor. Yapılacak işler yapılmayan işler oluyor; yapılacak ödevler yapılmayan ödevler... Bu yaşta ödev mi olur zaten? Şaka maka benim acilen adam gibi bir iş bulmam lazım. Böyle gönüllü kölelikle falan olacak iş değil. Adam gibi iş derken, parası için demiyorum. Zaten istediğim de bundan çok fazla alacağım bir iş değil, üçte biri kadar fazla alsam fitim. Mesele kafam ne kadar rahat olacak. Anladım ki ben kaldıramıyorum bu türden çalışmayı. Aslında ben hiçbir türden çalışmayı kaldıramıyorum ama en azından kafamı daha az kullanacağım bir işim olsa, ben de yarım aklımı yapmak istediğim diğer şeylere ayırabilsem memnun olacağım. Geçen vergi dairesinde bir işim vardı, özendim vallahi oradaki memurlara. Öyle bir işim olsa herhalde bilgisayarın yanına bir e-kitap okuyucu koyar, akşama kadar okurdum. Belki de böyle olmazdı, bilmiyorum ama öyleymiş gibi geliyor. Küçümsediğimden falan değil, yanlış anlaşılmasın. Bilakis özendiğimden.

Ağlama Yar

Bana göre yar mı yok
İstedim sen olaydın

Dinlediğim en iyi yorum herhalde. Artık tulumun etkisinden midir, solistin sesinden midir bilmem... Karmate dinleyin efendim.