Bugün Günlerden Ne?

Aşk olsun yahu! Kaç gün olmuş anketin oylama süresi dolalı, bir kişi de çıkıp demiyor ki aga şuna bir ayar çek. Zaten oy verip sonra oylarını silen arkadaşlar var, kızgınım, bir de bu baştan savma, adamsendecilik (böyle de saçma bir laf yok herhalde, "adam sen de" lafından kelime türetmeye kalkarsan böyle olur), vurdumduymazlık, aymazlık... Hiç gelemem! Demokrasi dediler, başımızın etini yediler, oy kullanma hakkı verdik, çektiğimiz çileye bak. Bir gün bakıyorum yedi kişi oy vermiş, öbür gün bakıyorum sayı beşe düşmüş. Hiç hoş değil. Neyse, bir daha olmasın!

Anket süresince sekiz kişiden toplam on iki oy çıkmış. Benim bundan çıkardığım sonuç anket işinden anlamadığım oldu. Arkadaş bir ayda sekiz kişi oy veriyorsa bir ankete o iş iş değil demektir. Bu kadarcık oyun nesini yorumlayacaksın? Buna da neyse.

En başta "Du takvime bakam" diyen iki arkadaşı gerçekçiliklerinden ötürü tebrik ediyorum. Gün sorulan adam bilmiyorsa takvime bakar, öyle kafadan uydurmaz. Sağolun, var olun, bu ülke sizlerin sayesinde kalkınacak, gelişecek, ilerleyecek.

"Cumartesi" ve "Seni sevdiğim için cumartesi elbet" diyen birer arkadaş var, belki de bir arkadaş. Eğer öyleyse tutarlı ve aşık biri demektir. Tutarlı aşık mı olur? Olmaz, o zaman iki kişi var demektir. Öyleyse biri tam da cumartesi günü oy vermiş demektir. Kendisini bu başarısından ötürü kutluyor, diğer arkadaşa da mutluluklar diliyorum.

"Gün bizim güneş bizim"cilere (bir değil iki değil, beş kişi yahu!) diyecek tek sözüm var. Siz ne nesneci (İsmail Abi, Abiiim!) insanlarmışsınız!

Son olarak, "Seni sevdiğim için bak temmuz ayındayız" diyen üç arkadaş, siz ne güzel kafalardasınız. El alemin hastalıktan kırıldığı kasım soğuğunda temmuzu yaşıyorsunuz, bu ne sevgi ah! Buradaki sen zamirinin beni işaret ettiğini düşünmek isterdim, o derece kıskandım kimi seviyorsanız. Bence (okuyanlar, benim görüşüme katılın bakalım) sizler bu güzel Metin Eloğlu şiirinin en çok yakışacağı insanlarsınız.

Sıradaki ankete daha çok katılım bekliyorum ona göre.

Muhittin Abi Vol: 4

Muhittin Abi geçen çok sıkıldım, öyle mi sıkılır insan? Böyle sıkıl sıkıl suyum çıktı resmen. Galiba daha fazla sıkılamayacağım için yalama yaptım. Balataları sıyırdım. Kayış koptu. Senin anlayacağın Muhittin Abi, içerden bir hoş, içmeden sarhoş oldum. Kelebekler midemde değil kafamda uçuşuyor ondan beri. Böyle bir tatlı uyuşukluk, bir umursamazlık var ki üzerimde dokunsan uçarım. O yüzden Muhittin Abi dokunma bana. Sana bana dokunma dedim! Af buyur abi, gaza geldim bir an. Haklısın abi, hep bu Amerikan filmleri, dizileri yüzünden. Ne tripcan amcalar, ablalar yahu onlar. Abi ayıp oluyor ama! Uykumuz geldi, esnedik diye insan ağzımızı mağaraya benzetmez ki! Hani sızdığında salyaların akmasa anlayacağım da böyle bir defon varken benle uğraşman da hiç yakışık almıyor Allah için. Neyse, tamam. Uzatma dedin uzatmıyorum. Şuraya uzanıyorum ama. Sen de kıvrıl bir köşeye. Bu gece erken yatalım, sabah erkenden iş var. Yav umursamazım dedim de o kadar değil. Karnımı sen doyurmuyorsun, ne taşak geçiyorsun. He abi, he! Dünya sikine minare götüne senin, sen benim halimden ne anlarsın. Ben yatıyorum. Hadi eyvallah.

O Neydi Öyle Yahu!

İnsanın kafası güzelse yalnız olmamalı. Yalnız adamın kafası güzel olduğunda yalnızlığı koyulaşmaya başlıyor. Lafa bak, yalnızlığı koyulaşmak. Arkadaş ne tiksiniyorum şu anlaşılmaz imgelemelerden. Böyle soyut kavramlara somut özellikler atfedilmesi hastalığına kapıldığım oluyor ara ara, sinir oluyorum. Neyse. Ne diyorduk? Kafası güzel insanın anlaşılması zor. Normal olmadığında etrafında giderek daha az insan kalmaya başlıyor. Kafası güzel adamın yaptığı işleri sevenler oluyor da onunla vakit geçirmeyi sevenler nedense pek az oluyor. Off, çok kötü bir reklam gördüm, devam edemeyeceğim.

.

"Biz dağlarda keklik idik
Şimdi bu çöplükte karga olduk"



Yusuf Hayaloğlu