Yatmadan Önce... Yok Fırça Darbesi Falan

Geçen hafta uzun zaman sonra sinemaya gittiğimi söylemiştim. Sinemadan önce yemek yediğimizi söylediğimi ise hatırlamıyorum. Yanlış bir cümle oldu az önceki, şimdi fark ettim. Bir şeyi söylediğimi hatırlamamak için birisinin onu söylediğimi öne sürmesi gerekirdi ki böyle bir şey olmadı. Öyleyse doğrusu "Sinemadan önce yemek yediğimizi söylemediğimi hatırlıyorum." olacak. Lakin bu da kulağı tırmalıyor. Her neyse, kafa ütülemenin anlamı yok. Mevzuya geliyorum.

Sinemaya dört kişi gittik. Yemekte de dört kişiydik. Arkadaşlardan birini daha o gün tanıdım. Hoş, sempatik birisi. Çabuk ısındık birbirimize. Yok, ısındık demeyeyim. Yeni tanışmış gibi değildik diyeyim en iyisi. (Bugün cümlelere taktım anlaşılan. Hayırdır inşallah.) Dostumla ben pizza aldık, arkadaşın biri yemedi, diğeri de makarna aldı. Ben pizzayı plastik bıçakla kesmeye çalıştığım için biraz zor oldu yemek. Bunca yırtındığımı gören yeni tanıştığım arkadaşım "Ne kadar uğraştın ya, al eline ye." deyince nereden estiğini bilmediğim bir cevap verdim. Pizza bizim kültürümüze ait bir şey olmadığı için parmaklarımla yiyemiyordum; onun yerinde pide ya da lahmacun olsa hiç bu defa çatal bıçak kullanmazdım. "Amma çok düşünüyorsun sen ya. Nasıl yaşıyorsun böyle?" gibisinden bir şey söyledi o da. Doğrusu söylediğime kendim de inanmamıştım ama altta kalmamak için cevaben "Ben önce düşünüp sonra yapmıyorum. Önce yapıp sonra neden yaptığımı düşünüyor ve buluyorum." dedim. İşte buna söylediğim anda inandım.

Hakikaten hep böyle oldu benim hayatım. Önce birşeyler yaptım, çoğunlukla neden yaptığımı bilmeden. Sonra yaptıklarımı düşündüm ve neden yapmış olabileceğimi bulmaya çalıştım. Kendi kendimi analiz ettim vesselam çoğunlukla. Davranışlarımın sebeplerini başkalarına söylediğimde beni çok kontrollü yaşayan biri zannettiler oysa aksine çok zaman bilinçaltımın yönlendirmelerine göre hareket ettim.

Bilinçaltı demişken, korkularımı da bilinçaltıma yapmış olduğum bu seyahatler sonrasında keşfettim. Yoksa kimse çıkıp bana "Hey dostum, senin boy kompleksin ilk aşkınla ilgili kötü tecrübenden ileri geliyor." demedi. Bu sonuca bizzat kendim, kendimi analiz ederek ulaştım. Elbette bu analizi yapabilmek için bir yerlerden yardım almışımdır. (Cümlenin -miş'li geçmiş zamanda kurulması nerelerden yardım aldığımı bilemiyor oluşumdan, alıp almadığımdan emin olmadığım için değil.) Yine de yardım almam sonucu bulanın ben olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Tıpkı bulduklarımı başkalarıyla paylaşmaktan çekinmediğim gerçeğini değiştirmediği gibi.

Vardığım sonuçları paylaşırken niyetim ne kendimi ne kadar iyi tanıdığımı göstermek ne de kendimle yüzleşebilecek ve bunu çekinmeden söyleyebilecek kadar cesur olduğumu ima etmek niyetindeydim. Bunları söylemem bazen karşımdaki insana güvenmemden, bazen onu rahatlatmak için söylemek zorunda olmamdan bazen de saklanacak bir yanı olmadığını hatta eğlenceli olduğunu düşünmemden kaynaklanıyordu.

Bundan sonrasını yazacak olursam söylenmeye başlayacağım ki şu an hatta hiçbir zaman bunu yapmak niyetinde değilim. Bu nedenle susuyorum.

Herkes kendine iyi baksın. Mümkünse Candan'ın şarkısını da söylemesin kimse bu cümleyi kurdum diye. (O kendini biliyor.)

Öpüyorum yanaklarınızdan, ikişer kez hem de. (Bugün bir yanak eksik kalmıştı, çifter çifter alıp tamamlayacağım artık.)
0 Responses