Umudum Kayboluyor Bazen, Aç Kalıyorum

Hüzün mü demeli, dalgınlık mı, eksiklik mi, esriklik mi yoksa hepsini toplayıp ayrılık mı demeli bir hal vardı başında o kocaman şehri ve vakit geçtikçe şehirden çok seveceği denizi gördüğünde. Yalnız kıvrıla kıvrıla geçilen dağ yolları değildi ardında bıraktığı. Geride kala kala kalmanın ne demek olduğunu bir dokunsan bin ahla söyleyecek denli dolmuş ama yavruları üzülmesin diye hep suskun, hep kani, hep yalnız, hep dünyanın tüm heplerinin toplamı yani hep anne baba olan anne babası da değildir yalnız ardında kalan. Ardında kalan bir şey yoktur zaten. Önü ve önündekiler vardır sadece. O kocaman şehir gibi, şehrin önüne heyula misali yer etmiş o lacivert, o mor, o kara, o kapka… hayır o masmavi, apaydınlık gibi umutları vardır sadece. Bir hayat vardır önünde. Yaşanması geren her acısı yaşanmış, artık mutluluğa, artık sevince, artık yalnız sevmelere değil sevilmelere de gebe bir hayat vardır önünde. Buna o da inanmamaktadır ya işte umut fakirin ekmeğidir.