Şiirin Dalga Boyu

Şiir apayrı bir dünya ve anladım ki bu dünyanın kapıları bana sımsıkı kapalı. Ne kadar garip değil mi yazmaya şiirle başlamış ve yedi sekiz yıl boyunca şiirle ilgilenmiş birinin bunları söylemesi. Garip ama gerçek. Anlayamıyorum arkadaşım. Bir şiirin ne anlatmak istediğini anlayamıyorum. Baştan sona bir solukta okuyorum olmuyor; mısra mısra, beyit beyit okuyorum yine olmuyor. Ulan bir de tersten okuyayım diyorum, hiç olmuyor. Buradan da anlayabileceğimiz gibi bazen alışmış götte de don durmadığı oluyor.

Şiiri bir kenara bırakırsak, yazmak için okuma derdi olmadan okumayı özlemişim. Yatağa uzanıp uykuya direnerek okumanın tadını almak ne güzel.

Üniversitenin ana kapısından girip yurda gitmek isteyen biri hafif meyilli bir yoldan geçerler. (Öyle söyledim ki sanırsın yarım saate falan gidiliyor yurda. Yarım saate kampusü dolaşır be insan.) İşte bugün o yolda bir şeyi keşfettim. Kahvaltıda söylediğimde dostum da bana hak verdi. Ne keşfettiğimi size de söyleyeyim de bunca lafın bir anlamı olsun madem. Tam o meyilli yolun başında karşıdan gelen güzel bir arkadaşla karşılaştık. Selam sabah faslından sonra o kendi yoluna biz kendi yolumuza gittik. O kısa konuşma esnasında bu güzel kızımızı eskiden daha uzun boylu zannettiğimi fark ettim. O an iki ihtimal belirdi aklımda. Birinci ihtimal biz yukarı tarafta olduğumuz için göz yanılgısı olduğu ikincisi ise benim kızlara bakışımın değişmesinden ötürü artık kimsenin gözümde yeterince ulaşılmaz olmadığı. Dostumla beraber ikincisinde ittifak kıldık. Ha ulaşılamazlıkla boy arasındaki ilişki nereden geliyor diye soracak olursanız onu başka bir yazıya saklayayım. Sadece bir ipucu, ilk gönül ağırısıyla alakalı bir mevzu. Çocukluktan gelme bir korku ya da sıkıntı diyelim.

Not: Dün gece ilk defa biri günlüğüme sadece iyi geceler diye yorum yazdı. Değişik geldi birden. Teşekkür ediyorum kendisine.
1 Response
  1. Adsız Says:

    bence de ulaşılıp olup olmamakla boy uzun bulup bulmamak arasında bağlantı var.. çünkü aslında boyunun uzun olduğunu düşündüğümüz o insan biraz da içimizde büyüttüğümüz bir insan olabiliyor.. ve sanki ona artı bir özellik kattığını düşünerek "boyu uzun" ya da "gülüşü güzel" vs tarzında önermelerle hafızamıza kazıyabiliyoruz insanları.. ama zamanla bunlar önemini yitirdiğinde ya da bakış açımız değiştiğinde olaylara, durumlara ve insanlara karşı,karşımızdakinde "artı" olarak gördüğümüz özelliğinde önemi kalmıyor. bu yüzden de "aslında o kadar da uzun değilmiş" düşüncesi beliriyor..

    öyle işte :)

    sanırım oldukça karışık anlattım.. :) şürç-ü lisan ettiysem affola..

    sevgimle...