Yatağını Yorganını, Çeyizini Bohçanı

İki gün olmuş yahu yazmayalı buraya. Hatırlatsanıza arkadaşlar, unutuyorum arada bir. Şu iki günde neler oldu düşünüp ona göre bir şeyler yazayım madem.

Altı belki de yedi ay sonra sinemaya gittim Çarşamba akşamı. Özlediğimi fark ettim demek isterdim ama diyeyimiyorum. Yine de değişiklik oldu, güzeldi.

Böyle olmuyor, iyisi mi ben olay anlatmadan yazayım, siz anlayın neler olduğunu.

Birisini hayatından ağrısız sancısız çıkarmak gibisi yok. Kavga etmeden, küsmeden, hatta bir daha görüşmeyeceğinizi ya da çok seyrek görüşeceğinizi dahi söylemeden çekip çıkarmak onu hayatınızdan öyle rahat ki anlatamam. Aslında her şey sıkıldığınız şeyleri yapmak için kendinizi zorlamamanıza bağlı. "İnsan sıkıldığı şeyi yapmak için kendini zorlar mı?" demeyin, zorlar. Daha doğrusu kendini buna zorunlu hisseder çünkü alışmıştır ve bundan vazgeçmek kolay değildir yahut karşısındaki insanı kırmak istemediği için istemeye istemeye devam eder. Her halde olayın sonucu aynıdır aslında. Her şey bir yerde kopar ve daha önceden birikmiş olanların da etkisiyle bu kopuş hayli şiddetli olur. Keşke insanlar birbirlerini tükettiklerini fark ettikleri anda iki yüzlülüğe son verip kendi yollarına gitmeleri gerektiğini bilip ona göre davransalar.

Şimdilik bu kadar söyleyeceklerim. Bu akşam bir kez daha yazmayı deneyeceğim, umarım başarılı olurum. Geçmiş günlerin telafisini yapmak gerek değil mi?

Sevgiyle kalın.
0 Responses