Buralar Soğuk Siyah Falan Filan İşte

Seneler önceydi efendim. Üç arkadaş Ankara Asfaltı'nın kenarında oturmuş bir yandan çekirdek çitlerken gelip geçen arabalara bakıyor bir yandan da hayat memat meselelerini konuşuyorduk.

Şaka şaka, hikaye anlatacak değilim. Bayağıdır uğramıyordum ya buraya, öylesine gevezelik edesim geldi. Zaten anlatacak hikayem de kalmadı. Yavaş yavaş geçmişimin silindiğini hissediyorum. İzmir'de yeni olduğum zamanlar arkadaşlarımı Erzurum hikayelerimle bıktırdığımı hatırlıyorum ama İzmir'den ayrılıp bir yerlere gitsem şimdi anlatacak ne miktarda İzmir hikayem olur merak ediyorum. Hiç olmaz diyemem ama çok fazla da olmaz sanırım. Ya anlatma isteğimi kaybediyorum ya da yaşadıklarımı unutmaya başladım. Hatta bana sorarsanız ikisi birden oluyor.

Ben buraya nereden geldim? Anlatacak hikayem kalmadı demiştim, hatırladım. Sürekli kendisinden bahseden birinin bunu söylemesi ne garip değil mi?

Sıkıldığımı fark ettim birden. Şimdi de bunu yazmamın ne kadar abes olduğunu fark ettim zira bunu daha önce de defalarca söylediğimi hatırladım. O kadar çok tekrar ettim ki aslında sıkılmış olmamın ifade etmeye değer hiçbir yanı kalmadı. Hakikatte defalarca ifade etmemiş olsam da sıkılmış olmamın duyurulmasının hiçbir değeri olmamalı. Kime ne benim sıkılmamdan. Birinin sıkıldığını söylemesi çok ben-merkezli bir davranış değil mi sizce de?

- Ben sıkıldım.
- İyi.

Benim sıkılıp sıkılmamam sizi neden ilgilendirsin ki? Bu başlı başına bana ait bir sorun ve çözümünü de kendi başıma bulmalıyım. "Aç da dötünü barnakla." derse biri misal, kabul edecek miyim? Etmeyeceğime göre... Aman, iyice saçmalamaya başladım.

Not: Vaktiyle (ahan da şu linkteki yazıda: http://nafileden.blogspot.com/2010/06/olsun-mu-olmasn-dert-sana-ugramasn.html) yine anlatacak hikayem olmamasından şikayet etmişim ama orada kurgudan bahsederken burada bizzatihi yaşanmış olanları kastettim. İkisini birden kaybediyor olmak da kötü be!
0 Responses