Ay, Of, Aman! Git Başımdan da Kurtulam.

Şimdi... Nasıl desem? Öyle bir doluyum öyle bir doluyum ki ne diyeceğimi bilemiyorum. O yüzden dolu olduğum şeylere hiç girmeyip boşalttıklarımı yazayım ve susayım şimdilik. On günde on bir gözetmenlik, bir tam gün yedek gözetmenlik yapıp bir yandan ahım şahım olmasa da iyi kötü bir makale yazıp hem de ev taşıdım ya daha da bir şey demiyorum kendime. Helal olsun bana.

Ama dün, The Hours izlerken fark ettim ki ben yazmayı unutmuşum. Artık kağıda dökebileceğim hayaller kurmuyorum gün içinde. Zihnim bir makina gibi çalışır olmuş yalnızca. Oku, öğren, analiz et ve yazacaksan bunlarla ilgili yaz. Hikayelere yer yok artık parmaklarımın ucunda sanki. Bu geçici bir süre için mi böyle acaba yoksa bundan sonra hep böyle mi olacak? Olmasın.

Not: Başlığı yazı bittikten sonra yazan bir insan olduğum için bir çağrışım sonucu böyle abuk bir şey çıktı. Çağrışa çağrışa Yıldız Tilbe'nin şarkısı geldi ya aklıma ona da bir şey demiyorum. Yine helal olsun bana.

Bir Hayli Zaman Sonra İkinci Not: İnsanların bu hep nefret ettiğim şarkıyı google'da arayıp bu yazıya ulaşmasından sıkıldığım için başlığı değiştiriyorum. İllallah!
0 Responses