Yerel Seçimin Söylediklerinden Notlar

Gecenin bu vaktinde yurdum insanının siyasi kültürü, seçim sistemimiz ve geride bıraktığımız yerel seçimlerden çıkarılması gereken sonuçlar üzerine kapsamlı bir şeyler yazacak kadar kafam yerinde değil. Şimdi yazmazsam başka zaman da yazmam, bunu da iyi biliyorum. Şöyle iki üç cümleyle şimdilik aklıma gelenleri not edip sonra susayım en iyisi.

Efendim ilk olarak benim gördüğüm şudur ki DTP'nin daha önce hiç bu kadar güçlü olmayan devlet partileri (bu seçimde AKP) karşısında dahi birçok Güneydoğu Anadolu ilinde açık ara önde gitmesinden anlaşılacağı üzere "Hepimiz kardeşiz.", "Biz ayrıştırıcı değil birleştirici/bütünleştirici milliyetçiyiz.", "Kürt sorununu DTP olmadan da çözeriz." gibi işkembeden laflarla Kürt sorununa yaklaşırsanız fıs olursunuz anacım.

İkinci olarak, seçmenin dürüst siyasete sandığımdan daha fazla önem verdiğini gördüm. Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim kampanyasına başlama biçimini taktik olarak doğru bulmamıştım. Bence aday gösterilir gösterilmez yolsuzluk dosyalarını açıklamayı vaad etmek yerine projelerini anlatmaya başlasaydı daha yüksek oy alabilirdi ama mevzu bu değil. Kendisini tanımam, o nedenle ne kadar dürüsttür gerçekten ne kadarı görüntüden ibarettir bilmiyorum ama İstanbul gibi bir şehirde AKP'yi bu kadar zorlamasından anladığım kadarıyla insanlar artık karşılarında dürüst siyasetçi görmek istiyorlar. Neden bir tarafa Topbaş'ı değil de AKP'yi, diğer yana da CHP'yi değil de Kılıçdaroğlu'nu koyduğumu herkes anlamıştır herhalde. Ben sadece seçimden önce "İstanbul'da Erdoğan su içtiği bardağı gösterip 'Adayım budur!' dese o bardak seçilir arkadaş." dediğimi ve yanıldığımı söyleyip geçeyim.

Ankara'da Erdoğan'ın yakasını bir türlü sıyıramadığı Gökçek'in seçilmesine şaşırmadım. MHP'nin bu kadar oy almasına da şaşırmadım zira Mansur Yavaş hem saldırganlıktan uzak söylemi dolayısıyla hem de AKP'nin küstürdüğü Altınok'un kendisini işaret etmesiyle AKP'nin oylarını böleceğinin sinyallerini önceden veriyordu. Ankara'nın bana verdiği mesaj odur ki CHP orayı istiyorsa Karayalçın gibi artık denenmekten suyu çıkmış kişilerle seçime girmekten vazgeçmelidir. Deniz Baykal'ın ömrü yettiği müddetçe CHP Genel Başkanlığı koltuğundan kalkmamak için kimseye prim yaptırmak istemediğinden böyle bir taktik izlemiş olma ihtimalini göz ardı ediyorum elbette bunları söylerken.

Gelelim tanışıklığımın beş yıla yaklaştığı ve yakında veda etmeyi umduğum İzmir'e. İzmir demişken bütün Ege ve Adana'ya kadar Akdeniz kıyılarından bahsedebilirdim ama diğer yerlerdeki siyasi atmosferin ne alemde olduğunu bilmediğimden sadece rakamlara bakarak laf etmek istemem, bu nedenle yalnızca İzmir'in bana söyledikleriyle yetineceğim. İzmir bana zaten bildiğim bir şeyi hatırlattı, bir Kemalist'le asla siyaset konuşulmaz. Aziz Kocaoğlu nasıl yüzde ellinin üzerinde oy alır anlamış değilim, diyeceğim ama anlaşılmayacak bir şey yok. İzmir'i kurtarılmış bölge ilan edenlerin neyi kurtardıklarına inandıkları gün gibi ortada. Benim merak ettiğim İzmir'i CHP'den kimin kurtaracağı.

Bir de beni şaşırtan sonuçlara değinip yatayım en iyisi. Birinci sıraya hangisini koyacağımı bilemiyorum ama Antalya'da CHP'nin kaybedilmiş kaleyi geri alması oldu galiba en çok şaşırdığım. İkinci sıraya koyacak olmasam da aksi gerçekleştiği için yeri gelmiştir diye Trabzon'u AKP'nin CHP'den almasına da bir hayli şaşırdığımı söyleyeyim. İstanbul'da Kılıçdaroğlu'nun AKP'yi bu kadar zorlamasını hiç beklemiyordum, hani neredeyse sevindim diyeceğim yanıldığım için. İzmir'de CHP'nin galip gelmesine değil de bu kadar fark atmasına şaşırdım, en azından belediyecilikteki beceriksizliğinden ötürü CHP'nin zorlanacağını düşünüyordum. Memleketim Artvin'de AKP'nin CHP'yi bu kadar zorlamış olmasına şaşırdım, beklenmedik bir şeydi benim için. Şimdilik daha başka belirgin bir şey gelmiyor aklıma.

Seçimden çıkarılacak derslerden bahsedecek gücüm yok şimdi ama AKP'nin biraz daha düşük oy alıp takkeyi önüne koyarak düşünmeye başlamasını isterdim, bunu yapacaklarını hiç sanmasam da. Şu durumda da düşünmeleri gerekir ya Erdoğan'ın açıklamalarından bu yönde bir izlenim edinmedim ben. Baykal'ın çok gecikmeden seçim zaferi ilan edeceğinden şüphe duymadığımdan CHP için söyleyecek sözüm yok. MHP şimdilik Bahçeli komutasında kargaşadan uzak dursa da oylarındaki artışın beni tedirdin etmediğini söylersem yalan olur. Oy artışı demişken SP'nin oylarındaki artışın Numan Kurtulmuş'a eşlik edebilecek birkaç kişiyle gelecek seçimlerde de kendini belli edeceğine şüphem yok artık. AKP'nin nerede durması gerektiğine iyiden iyiye karar vermesi gerektiğinin de göstergesi bu bir yandan. Gelelim DTP'ye. Mecliste grubunun bulunması bir hayli özgüven kazandırmış olmalı ki Güneydoğu'yu tabiri caizse silip süpürdüler. Onların da siyaset sahnesindeki acemiliklerinden bir an evvel kurtulmak için ellerinden geleni yaparak genel seçimlere daha güçlü girmek için çabalamalarını bekliyorum. Buna ek olarak, gerçek anlamda sol söylem geliştiren ve belirli bir tabanı olan tek parti oldukları için de solda çatı parti arayışlarında etkin rol almalarını da ümit ediyorum aynı zamanda.

Şimdilik bu kadar efendim söyleyeceklerim. Bir klişe ile tamamlayalım sözlerimizi. Sonuçların herkes için hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
0 Responses