İnsanlardan Bir İnsan

Bir ay kadar önce bizim üniversitenin İktisadi İdari Bilimler Fakültesi dışındaki tüm öğrencilerinin aldığı tek dönemlik Ekonomiye Giriş dersinin (İİBF öğrencileri iki dönemlik bir ders alıyor) sınavında gözetmenlik yapıyordum. Öğrencilerin çoğu Matematik bölümündendi. Birkaç tane de Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi öğrencisi vardı fakat onların bölümünü tam olarak bilemiyorum. Her neyse.

İmza kağıdını kendim dolaştırdığım için herkesin yanına uğruyorum ben yoklama esnasında. Gözüme kestirdiğim öğrencilerin adlarını öğrenmeme yarıyor böyle yapmak. (Elbette güzel kızların adlarını öğrenmeme de yarıyor, o da ek getirisi.) Öğrencilerden biri imza olarak bir yuvarlak çizip ikine iki çizgi attı sadece. Onu da gayet yavaş yaptı. Boş bulundum, "İlginç bir imzaymış." diye takıldım çocuğa. Sesini çıkarmadı. Arkasındaki arkadaşın imzasını aldıktan sonra geriye dönecektim ki az önceki çocuk "İmzayı doğru yere mi attım, bakabilir miyim?" dedi. Sınıftakiler güldüler hayli. Açık söyleyeyim ben buna gülmedim çünkü imzasını yanlış yere atan çok insanla karşılaştım, kendim de atmışımdır muhakkak. İmzanın doğru yerde olduğunu gördükten sonra bu mesele böylece kapandı.

Sınav esnasında sorulan sorulara cevap verirken fark ettim ki imzasından ötürü takıldığım arkadaşın bir sorunu var. Ne olduğunu bilmiyorum. Belki bir hastalık, belki fizyolojik bir eksiklik, belki başka bir şey ama arkadaşın algılama hızı normalden biraz düşük. Hareketleri de aynı şekilde yavaş. Söylenenleri anlıyor fakat söyledikten sonra biraz zamana ihtiyaç duyuyor tam olarak idrak edebilmek için.

Birkaç gün önce ben bu arkadaşa okulun hemen dışında rastladım. Kampüsün (bahçenin aslında, kampüs mü var bizim üniversitede sanki) hemen arkasındaki kırtasiyeden fotokopi için bırakılmış kitapları almış okula dönüyordum. Arkadaki giriş inşaat dolayısıyla kapalı olduğu için yokuşu çıkıp ön taraftan girmek zorunda kalıyoruz. İşte tam o yokuşu tırmanırken karşıdan bu arkadaşın karşıdan geldiğini gördüm. Başı önüne eğik bir şekilde yürüyordu. Dikkatimi çeken şeyse kaldırımda yürürken bir iki adımda bir kaldırımın sağına yahut soluna kayarak yürümesiydi. O başı önünde yanımdan geçip gitti ben de yoluma devam ettim. Bir an kafamı öne eğince gördüğüm ve fark ettiğim şeyi nasıl anlatabilirim bilmiyorum. Hayli kalabalık bir grup karınca kaldırımda bir yöne doğru gidiyordu ve ilginç bir şekilde hepsi aynı sırada değil de bir kısmı kaldırımın sağında bir kısmı solunda olacak şekilde ilerliyorlardı. Hiçbirimizin başını eğip bakmadığı, görse bile umursamadığı karıncaları ezmemek için dans eder gibi bir sağ bir sol yaparak yürüyormuş meğer o arkadaş. O an mutlu mu oldum, üzüldüm mü, utandım mı, gurur mu duydum hiçbir şey hatırlamıyorum.
1 Response
  1. Şımarık Peri... Says:

    bak, ben de karışık duygular içine girdim yazının sonuna gelince... hayat adil değil.. böyle geçti içimden işte...