Son Günler

Başlarken 00:34

Kaç gündür buraya bir şey yazmıyorum. Bakalım neler olmuş bu süre zarfınca.

Çarşamba günü Koray'ın tabiriyle umutlarımızı bir zarfa koyup kargoya verdik. Ben durumu bu kadar dramatize etmedim doğrusu. Belki daha mütevekkil olduğumdan belki de daha ümitli olduğumdan, bilmiyorum. Fazla hayal kurmadığım için bile olabilir. Her neyse, gerekli evrakları tamamlayıp yüksek lisans için ilk başvurumuzu yapmış olduk böylece. Bakalım sonuç ne olacak.

Görüldüğü üzere günlüğün temasını değiştirdim. Arkaya koymuş olduğum yan yana dizili tahtalar resmiyle masa üstünde defter havası estirmeye çalıştım. Masa tarih öncesinden kalma elbette burada.

Değişikliği yaparken nerede hata yaptım bilmiyorum ama tarih başlığı görünmez oldu. Bu nedenle yeni bir tarih damgası biçimi ayarlamak durumunda kaldım. Sorun şu ki tarihi bizim alışkın olduğumuz gibi gün/ay/yıl şeklinde değil ay/gün/yıl şeklinde gösteriyor. Doğruyu söylemek gerek ki ben tarihi o biçimde gördüğümde kafam karışıyor. Onun önüne geçmek için ayı ismiyle yazan bir biçim kullandım, bu defa da saat görünmez oldu. Düşündüm, her defasında tarihi yazmaktan saati yazmak daha kolay geldi. Yazıların altına saati not düşmeye karar verdim.

Aynı gün bilgisayarıma format attım. Ne var ki bir türlü aksiliklerden kurtulamadım. Önce internetten indirdiğimiz sürücüleri yüklemede sorun yaşadım. Bazı sürücüleri ne denediysem tanıtamadım bilgisayara. İşin kötü yanı sürücülerin ve ofis programının kayıtlı olduğu cd'yi bulamıyorum. Neyse ki ertesi gün bulduk gerekli sürücüleri de sorunu hallettik.

Çok geçmedi, dün gece farenin sürücüsü bozuldu. Anlatmayı beceremediğim karmaşık bir işlem sonucunda bu sabah onu da hallettim. Olmasaydı yeniden format atacaktım bilgisayara.

Bu akşam ise geçenlerde gerekli evrakların çıktısını almak için gittiğim fotokopiciden taşınabilir belleğe bulaşmış olan virüsten kurtulmaya çabaladım ama bir türlü olmadı. Virüs gizli dosyaların görünümüne engel oluyor ve kendisi de gizli dosya olarak var. Bu nedenle bir türlü erişip elle silemiyorum. Anti-virüs programları ise bulamıyor. Listede dosyayı görüyorum ama silemiyorum, sinirim bozuluyor. Dosyayı açıp içeriğinde değişiklik yapmak istedim, değişiklik yapınca kaydetmeme izin vermedi. Arada explorer.exe'yi de bozdum. Velhasıl sabah kurtuldum dediğim format atma zahmetinden kaçamadım. Yarın ilk işim o olacak.

Seçim sonrası ilk su kesintimizi yaşıyoruz bu arada. Dün akşam iki üç saatlik bir kesintiden sonra bugün neredeyse tüm gündür su yok. İzsu'nun sitesinde yapılan açıklamaya göre tamirat dolayısıyla çalışmaların seyrine bağlı olarak yarın akşama kadar kesinti olacakmış. Olsun bakalım. Seçim sonrası İzmir'i CHP'den kimin kurtaracağını sormuştum, tekrar soruyorum. Aslında böyle sakin yazdığıma bakılmasın, bir hayli kızgınım. Adamlar dağ başındaki köylere su götürüyor da oralarda bu kadar kesinti olmuyor. Hem de öyle yurt dışında falan değil, Artvin'de. Hem de son derece kalitesiz malzeme ve işçilikle. Ben ondan daha kalitesizini hayal edemiyordum, varmış. Bir yıldır ilkel bir hayat yaşıyoruz zaman zaman. Bir de böyle şeylere kızınca AKP'li oluyorsun. Sek arsenik içse de vermezlermiş İzmir'i. Vermeyin anasını satayım. Musluğunuzdan su akmıyor ki arsenik içesiniz. Ha bir de şu var tabi, musluktan akan suyu zaten içmezdiniz ki. Gidip bir sonraki seçimde oy kullandıracaklar o olacak. "Oy vermeden, vatandaşlık görevini yerine getirmeden konuşamazsın." diyen varsa halt etmiştir. Ben senin biat ettiğin sistemin meşru olduğunu düşünmüyorum. Senin vatandaşlık görevi dediğin şeyi yaparsam bu sistemi meşrulaştırmış olurum, yapmıyorum bunu. Konuşmaya sıra gelince bal gibi de konuşurum. Bi haltı yiyemeyeceksen onu yemeye talip olmayacaksın. Bizim oralarda çok sevdiğim bir söz vardır. "Çocuğu yolla bok yemeye, peşinden git çok yemeye." derler. Ayarını tutturamayacaksan bok yemeye gitmeyeceksin, o kadar. Konuştukça sinirleniyor, sinirlendikçe ne söylediğimi şaşırıyorum; daha fazla saçmalamadan susayım en iyisi.

Son haber akşam üzeri Tübitak'tan geldi. Daha doğrusu haber gelmedi de biz haberi bulduk. Bu başvuru döneminde 94 ve üzeri ortalama puan tutturan 121 kişiye burs verilecekmiş. Bize avucumuzu yalamak düştü vesselam. Ufaktan ufaktan asistanlık için üniversite arayışına girmeye başlayacağız anlaşılan. Bir yandan da köydekileri arayıp bana yer ayırmalarını söylemek geçiyor içimden. Bakalım, hayırlısı.

İşte son birkaç günün özeti böyle. Farkındayım hep olayları yazdım ve ruh halimden hiç bahsetmedim. Bu konuda söyleyecek çok fazla şeyim olmadığındandır belki.

Yalın'ın Her şey Sensin şarkısının farklı yerlerinden alınmış birkaç mısra ile bitirmek istiyorum bu yazıyı. Hoşçakalın.

koydum sevinçlerimi önüme
baktım hepsi sensin
.
her işte bir hayır, bu işte hepsi sensin
.
şimdi senden vaz mı geçmeli
masal olup yola devam mı etmeli
.
... anladım her şey sensin...


Biterken 01:14
0 Responses