Dönerken

Uzun zaman sonra ilk kez dün yazabildim buraya. On günden fazla süreyle internete erişim imkanım olmadı. Hani oldu da acil işlerimi halledip çıkacak kadar. Burayı ihmal etmek zorunda kaldım bir anlamda. Salı günü itibariyle her şey yoluna girdi, çok şükür. Staj raporudur, dergidir, havadır, sudur derken dün daha önce yazdığım birkaç satırı eklemeyi başardım. Bu gerçekten bir başarı çünkü insan bir şeyden uzun süre uzak kalınca tekrardan yapmak zor geliyor. Aslında bu satırları yazarken de zorlanmıyor değilim. Neyse, buradayım nihayetinde. Görünümü de yeniledim. Beğenilecek mi bakalım.

Burdan uzak olduğum sürede neler oldu neler, anlatmakla bitmez herhalde. İlk olarak internetten uzak kalma sebebim olan yurttan çıkışım var mesela. Çok uzun bir hikaye ve doğrusu neler olduğunu buraya yazmak istemiyorum; bu nedenle geçiyorum bu konuyu. Sadece güce tapan insanlarla uyuşamadığımı, bundan bir önceki yazıyı da ("Güç Müç" başlıklı olan) o olay üzerine yazdığımı belirtmek istiyorum. Bilmeyen ve merak edenler yorum yazarak kendilerine ulaşabileceğim bir mail adresi verirlerse meraklarından kurtulabilirler.

Bir fırsatını bulup şuraladardan kısa süreliğine de olsa uzaklaşmak istiyorum ama maddi imkanlarım el vermeyecek sanıyorum. Bir de eve çıkmak istediğimiz düşünülürse paradan yana çok rahat olamayacağım aşikar. Gerçi başlangıç masraflarını karşılayacağını söyleyen dostum bu konuda içimi ferahlatmaktan geri durmuyor sağolsun ama öyle olduğunda dahi pek mümkün görünmüyor İzmir'den uzaklaşmak, en azından şimdilik. Ben yine de ümidimi kaybetmeyip gelecek günlerin beraberinde neler getireceklerini merak etmekle meşgul olmayı tercih ediyorum. (Ne dedim ben şimdi?)

Erol Evgin dinliyorum şu an, İçimdeki Fırtına çalıyor. İlk dinlediğimde çok da etkilenmediğim ve açık sözlülükten de (nedense) geri durmadığım için Bıcır'ı bana şarkı göndermeye tövbe ettirdiğim halde şimdi gayet güzel buluyorum. Demlenince güzelleşiyor demek bazı şeyler.

Bir hafta oldu herhalde Şirine'yi görmeyeli. Hanımkızımız önce Ankara'ya gitti, oradan Eskişehir'e geçti. Haftaya da Aydın'a düğüne gidecek. Bu kadar geziyor, galiba kısmeti açılacak. Bakalım, başını bağlar mıyız artık. (Şirinem sen okuma buraları olur mu? Geç mi yazdım uyarıyı yoksa?)

Sunay Akın'dan birkaç dizeyle veda ediyorum sizlere. Sağlıcakla kalın.

"bilerek mi yanına
almadın giderken
başının yastıkta
bıraktığı
çukuru"
2 Responses
  1. Adsız Says:

    Geç kaldın canım okuma demekte:) bütün yaz gezsem de ben bu kafayla gidersem o kısmet hiç açılmaz evladım:)
    neyse gırgır biyana sunay akının o en sevdiim sözlerini okumak çok güzeldi.
    hııı! bi de stajyere slm:)


  2. çer çöp Says:

    döndükten sonra stajyer'e rastlayamadım ben. alışmıştım oysa kendisine. belki de uzun zaman yazmayınca o da ara verdi biraz. bakalım döner mi yine. kendisine ben de selam gönderiyorum. heey, stajyer. selam olsun sana.