Git

Çık git. Kapıyı çek arkadan ve çek git. Hatta -affedersin- siktir git! Neyin var neyin yoksa bu evde al yanına ve bir daha dönmemecesine yürü git. Ha şöyle kıyıdan kıyıdan... Şurada montun, orada şalın, terliklerin çekyatın yanında, kapının önünde babetlerin, çizmelerin az evvel ayağından çıkardığın, çizimlerin duvarlarımı kirlettiğin, varlığın odamın havasını kirlettiğin, izlerin ruhumu kirlettiğin... Neyin var neyin yoksa işte al ve git. Sanma gördüğümde üzülürüm diye böyle konuşuyorum. Gördüğümde tiksinirim, midem kalkar. Canımı sıkmadan, beni uğraştırmadan, zahmete sokmadan... Anla işte. Bizim hikayemiz de böyle bitecekmiş. Kısmet işte. Kaderde senden nefret edememek bile varmış. Ben ki bir gün yollarımız ayrılsa da dost kalacağımızı, değerinin bende baki kalacağını tahayyül ederdim; yanıldım. Güç şimdi sana git demek. Gitmeni istemediğimden değil; muhatap olmayı istemediğimden. Rica ediyorum daha fazla konuşturmadan beni...
0 Responses