Beklenti

"İnsanoğlu tuhaf yaratık." Bu ifadeyle başlayan onlarca yazı yazabilirdim şuraya. Birkaç tane yazmış bile olabilirim. Geçen gün aklıma geldi, keşke etiket oluştursaydım bu adla. Şimdi tek tek üç yüz küsür yazıyı inceleyip etiketleyemem. Neyse, demem o ki insanoğlunun ne kadar garip bir varlık olduğuna defaatle şahit oluyorum.

Düşün ki birine değer veriyorsun. Şimdi bir insan bir başkasına neden değer verir, bu ayrı mesele. Sebebi olur da olmaz da -daha doğrusu sebebi makul görünmeyebilir de. Bana tuhaf gelen birine değer vermenin sebebi varsa o sebepten bağımsız hususlarda o insanın senin değer yargılarına uygun davranmasını bekliyorsun. Karışık bir cümle kurdum galiba, bir örnekle açıklamaya çalışayım. Diyelim ki birine sözü sohbeti güzel diye değer veriyorsun. Hani konuşurken keyif alıyorsun, güzel vakit geçiriyorsun, bir şekilde mizah anlayışınız uyuyor birbirine (ki senin durumumda bu biraz zordur, malum mizah pek gelişkin bir yönün değil) vesaire vesaire. Şimdi bu birine değer vermek için makul bir gerekçe mi? Ben bilmiyorum. Paragrafın başında dediğim gibi insan birine makul görünmeyen sebeplerle de değer verebilir. Ne ki sen sohbetini sevdiğinden değer verdiğin birisinin sen sigaraya karşısın diye sigara içmemesini, sen dolaşmayı sevmiyorsun diye evde oturmasını, sen çay seviyorsun diye çayı kahveye tercih etmesini, birayı değil de şarabı sevmesini, Galatasaray değil de Fenerbahçe taraftarı olmasını bekliyorsun. Daha bunlar basit şeyler. Mesele din gibi siyaset gibi daha derin ayrılıkların olduğu yerlere gelince iyice belirginleşiyor. Sen ona değer verdiğin için senin değer yargılarına göre düşünmesini ve davranmasını bekliyorsun. Öyle olmayınca keyfin kaçıyor. Keyfinin ne kadar kaçtığı da davranışın değer yargılarına uzaklığına bağlı olarak değişiyor. Tuhaf.

Buradaki sen elbette ben oluyorum. Gel gör ki bence ben de herkes gibiyim.
0 Responses