Bazı Şeyler Hiç Değişmez

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken babam düştü beşikten, anam düştü eşikten ama çok şükür ikisine de bir şey olmadı. Onlara bir şey olmadı ya ben altı yaşındayken akla gelmeyecek türden bir kazayla anlımı yardım ve sol şakağımda hafiften bir çatlak oluştu. Bilmem ondan önce de var mıydı bir anormallik ama ben şimdiki anormalliğimi o çatlaktan oluşan sızıntılara bağlıyorum.

Hayatım boyunca çelişkilerden nefret ettim, ediyorum, edeceğim. Kendimden de bu yüzden nefret ederim çok zaman. (Evet, nefret daimi olmayabilir. Birisinden veya bir şeyden ara ara nefret edebilir ve onu ara ara sevebilirsiniz.) Peki çelişkilerin konumuzla alakası ne? Derhal söyleyeyim. Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallayamam. Sallıyorsam beşikteki benim babam değildir.

Neyse, ima yoluyla laf sokmaktan vazgeçtim. Yeri gelsin ben gereken kişilere gereken lafları sokarım. Nasılsa gün oluyor bana bu fırsat bir şekilde doğuyor, doğmadığını görmedim şimdiye değin hiç.

Sevgiyle kalın pıtırcıklarım. Bol bol gezin eğlenin. Ben evimde kalmayı tercih ediyorum çünkü orası bana dışarıdan korunma imkanı veriyor. Bilgisayarımın başına geçiyorum ve hayatla tüm bağlantımı kesiyorum. Araya laf girdi; ne söylediğimi unuttum bak gördün mü? Neydi? Neydi? Neydi? Hah, hatırladım! Sevgiyle kalın pıtırcıklarım. Anneniz sizi çok çok öpsün. Pazar dönüşü şeker getirsin ama aç karnına yemeyin iştahınız kaçar. Bol bol taze sıkılmış meyve suyu için bir de terli terli su içmeyin. Ben hariç kimsenin keyfinizi kaçırmasına izin vermeyin bir de. Öptüm gözlerinizden.
0 Responses