Bir Rüya Gördüm vol.2

Ben öyle sık sık rüya gören biri değilim. Gördüğünü hatırlayan biri değilim desem daha doğru galiba. Neyse ne canım. Daha önce gördüğüm bir rüyayı şurada anlatmıştım. O güzel bir rüyaydı Allah için. Etkisi de uzun sürmüştü. Sonra geçti neyse ki. Yoksa ben o gazla tüm kızlar bana aşık sanabilirdim. (Arkadaş burası benim kişisel alanım, canım istediğinde gülen suratlar kullanabilmeliyim. Niye yazıp siliyorum anlamıyorum ki.)

Bu gece benim rüya görme geçmişimde önemli bir yere haiz. Belki de hayatımda ilk kez bir gecede gördüğüm dört adet rüyayı çok net hatırlıyorum. Oha! Ne demek lan dört? Şimdi burada tek tek dört rüyayı da anlatacak değilim herhalde. Özetle rüyalardan biri bir çalışmamın akademik dergilerden birinde yayınlanması üzerineydi, diğer üçü ise çok farklı biçimlerde olsa da görüşmeyi uzun zaman önce bıraktığımız bir arkadaşla ilgiliydi. İlginçtir bilinçaltımı delip geçen, bir gecede üç ayrı rüyama konu olan arkadaşın kendisini hiç görmedim rüyalarda. Rüyanın ilkinde arkadaşıyla konuşuyorduk, sevgilisini bırakıp başka biriyle ortadan kaybolduğunu söylüyordu. İkincisinde annemle dedikodusunu yapıyorduk. Üçüncüsünde ise sevgilisiyle ona doğum günü için alacağı hediyeyi konuşuyorduk ama sevgilisi gerçektekinden çok alakasız biriydi. Sanırsın zat-ı şahaneleri rüyama teşrif etmeye tenezzül etmemişler de elçi göndermişler. "Devletlu hükümdarımız Sultan Süleyman Han Hazretleri..." (Böyle mi diyorlar Muhteşem Yüzyıl'da? Ev arkadaşım uyanık olsa sorardım şimdi. Fosur fosur uyuyor paşa. Parantez içre parantez aç. Ulan Şişman, o kadar çok laf ettin ki küfrediyon küfrediyon diye, ağız tadıyla götünde pireler uçuşuyor bile diyemedim lan. Aha şimdi demiş bulundum. Sana inat bir daha diyorum, götünde pireler uçuşuyor. Oh! Parantez içre parantez kapat.) Öyle saçma sapan bir geceydi vesselam. Allah hayırlara çıkarsın.
0 Responses