Arzular Marzular

İstekler ve yükümlülükler arasında kalmak zor iş arkadaş. Sahip olmak arzusu fena. Hani ihtiyacım olduğuna kendimi ikna edebildiğim durumlarda vicdanımı rahatlatabiliyorum da bu olmadığında... Misal geçenlerde temiz bir ayakkabı çektim kendime. Fiyatına bakınca çok bir şey değil elbette ama ihtiyacı olan pek çok kişinin daha önemli masraflarını karşılayabilecek bu meblağı kişisel zevkim için harcamış olmak zor geliyor. Neyse ki ayakkabıya gerçekten ihtiyacım olduğundan bunun gerilimini çok yaşamadım. Aynı şeyi cep telefonu için söyleyemiyorum. Dört yıldır kullandığım telefonum eskidi. Hala iş görüyor ama defaatle düşüp kalkmalar sonucu kapağı hayli açıldı. Ayrıca ahizesinden az ses geliyor. Değiştirilecek hale geldi sayılır. Bak işte bunu bile kesin söyleyemiyorum. Henüz idare ediyor çünkü. Yetmiyor, şimdi telefon alacak olsam aklı başında bir şey almam gerekecek gibi hissediyorum. Hani dört sene sonra da şimdiki telefonumun yaptığı gibi ihtiyaçlarımı karşılayabilmeli. Bu lanet akıllı telefonlar da ucuz değil ki arkadaş. Şöyle eli yüzü düzgün ve uygun fiyatlılardan göz koyduklarım 600-700 lira civarında geziniyor. Van'da deprem oldu, insanlar sokakta yarı aç yarı tok yatıyor, Afrika'da insanlar aylardır açlıktan kırılıyor. Önümüz kurban bayramı, hem bir borç ödenmeli hem bu insanlara yardım etmeli. Hal böyleyken ben nasıl kaldırıp da onca parayı cep telefonuna vereyim? E istiyorum da telefon almayı, düştü bir kere aklıma. Gel de çık çıkabilirsen işin içinden! Ha sözde düşündüğüm onca insanın derdine kıyasla benimki dert mi? Dert dersem çarpılırım ama işte dertsiz adamın derdi de böyle basit şeyler oluyor işte.
0 Responses