Agent Carmichael

Sanırım söylemiştim daha önce, takip ettiğim dizilerin arasında bir yenisi daha eklendi. House ve The Big Bang Theory'den sonra Chuck izlemeye başlayarak dizi sayımı üçe çıkardım. House ve The Big Bang Theory'nin yerleri ayrı, zira ikisinde de şimdiye kadar gördüğüm en tutarlı televizyon karakterleri mevcut (abim Gregory House ve adamım Sheldon Cooper). Chuck ise düne kadar neden sevdiğimi anlayamadığım bir diziydi. Eskiden ara ara CNBC-e'de denk gelince izlerdim. (Ben zaten CNBC-e ve TNT'den başka kanal izlemem. Bir de belgesel izlerim.) Bir iki hafta önce sıkıntıdan ilk bölümünden itibaren izlemeye başladım. Artık zamansızlıktan mıdır yoksa House ve The Big Bang Theory kadar sürükleyici olmamasından mıdır bilmem onlar kadar sıklıkla izlemesem de ara sıra bir bölüm izliyorum. Şu an üçüncü sezonun başındayım. (House'un ilk üç sezonunu dört günde bitirdiğimi düşünürsek gerçekten yavaş sayılırım.) Dediğim gibi düne kadar diziyi neden sevdiğimi bilmiyordum. Çerez bir dizi işte. Olayların bir çekiciliği, sürükleyiciliği falan yok. (Yvonne'un çekiciliği ayrı tabi. Yine de o kadar çok çekici kız var ki piyasada bu diziyi sevmem için yeterli değil.) Dün ise birden bire fark ettim. Chuck'ın bir yönünü kendime acayip benzetiyorum. Adam iyi bir şeyler yaptığını zannederken sıçıp batırmak hususunda benimle atbaşı gidebilir. Gerçi o ne yapıp edip bir Agent Carmichael'lık yapar ve günü (bittabii götü de) kurtarır. Benim için durumun ne olduğunu söylememe gerek yok herhalde.

İşte böyle sevgili pıtırcıklar. Bir "öyle ilginç bir hayatım var ki anlata analata bitiremiyorum" yazımızın daha sonuna geldik. Bir sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle. Esen kalın.
0 Responses