Pisiklet

Çocukluk yaram kaşındı, altından canavar çıktı sevgili blog. Bisiklete binmeyi yeğenimin pinokyosunda öğrendim ben. Öyle çok da öğrenemedim zaten. İki haftada bir evci çıkar, gittiğimde de bir saat falan anca kullanabilirdim. Öyle uzun izin alamıyorduk yeğenle ki doya doya binelim. Güzel maceralarımız oldu ama yine de. Engebeli bir arazide bisikletin selesi başımın hizasına gelecek şekilde şaha kalmışlığı, arkada oturan yeğenin göt üstü düşmüşlüğü var. Bilyeler sıkışınca zınk diye duran bisikletle takla atmışlığımız var. Yeğenin o külüstür pinokyoyla komşu köye kaçmışlığı da var ama ona ben dahil olmadım tabii.

Bisiklete binmek çok hoşuma giderdi. Kendi bisikletim olsun da doya doya bineyim diye çok istemiştim. İnegöl de düz bir yer olduğundan bisiklet sayısı bir hayli fazla. Gördükçe istiyor insan. Gel gör ki yurtta kalıyorum. Alsam koyacak yerim yok, koysam yurttakilerden kurtaramam. Bir tur binenler, bir tur deyip bırakmayanlar, hatta hiçbir şey demeyip kafasına göre alıp gidenler... Ne ararsan olur. Aldığına alacağına pişman eder seni. Çok sürmez bozulur zaten. Ha de ki bunlar olmasa alacak paran var mı? Harçlıklarımdan biriktirir bir sene sonra da olsa alırdım yine. Hiç unutmam bir arkadaşım 11 milyona satarım sana demişti bisikleti. Üç ay sonra alabileceğimin hesabını yapıyordum. Neyse, alamadım elbette, kaldı öyle.

Aradan kaç sene geçmiş, ben bisiklet alma isteğimi bile unutmuşum. Ortaokul bittikten sonra bisiklete kırk elli metreden fazla binmemişim. Geçenlerde bizim deli anlatması uzun sürecek bir hikayeyle bizim eve iki bisiklet getirmiş oldu. Şöyle bir bisiklete binelim dedi, aldı beni Konak'a kadar götürdü. Nasıl özlemişim, bir yandan trafikte tedirgin oluyorum, bir yandan hoşuma gidiyor. İki üç hafta geçti, bu Cumartesi "Yarın Sasalı'ya gideceğiz, gelir misin?" diye sordu paşam. Kiralık bisiklet bulursa gideceğimi söyledim. Söylemez olaydım. Buldu. Bisikletler kiralık olunca zaten pek bir şeye benzemiyor. Bir de ben seçici biri olmadığımdan herkes aldı bisikletini ben de sona kalanı aldım. Külüstür bir şeydi ama frenleri iyiydi Allah için. Neyse. Bostanlı'dan Sasalı'ya bisiklet yolu var. İlk bir iki kilometre yürüyenler falan var, sonra kimseye bulaşmadan tatlı tatlı devam ediyorsun. O günün etkisiyle içime bisiklet alma hevesi düştü. Alacağım galiba.

Öyle işte.
2 Responses
  1. Yazdığınızı okuyunca kendi bisiklet hikayemi hatırladım. Babaanneme o zamanlar yeni yeni açılan marketlerin birindeki çekilişten çıkmıştı bisiklet. Hem de 18 vitesli falan tam istediğim gibiydi, bir de beyazdı. Sen daha binmesini bilmiyorsun ne tutucaz evde, öğrenince sen alırız başka diyip satmıştı babam onu tam 150 mark'a. Fiyatını bile unutamıyorum. Çünkü satıldıktan bir gün sonra bisiklete binmeyi öğrenmiştim. Sonra hiç alınmadı tabi ki bisiklet falan :)


  2. çer çöp Says:

    Çocuklukta yaşanan böyle şeyler insanın hayatında ilerleyen yıllarda çok etkili oluyor biz farkına varmasak da. Sizinki biraz travmatikmiş ama ya. Benim hiç olmamıştı en azından. Olmuşken elden çıkarılması... Siz de çıkın bisiklet turuna bir kez, bakarsınız içinizdeki çocuk uyanır benimki gibi. :)