Tanios Kayası

Osmanlı'ya başkaldıran Mısır valisi Mehmet Ali Paşa, valisine söz geçirmeye gücü yetmeyen devlet Osmanlı, bu oyunda rolü -bu demektir ki çıkarı- olan büyük güçler ve tüm bu hengamenin ortasında kalan adı anılmaya değmez bir dağ köyü.

Farkındayım, bu yazdıklarım kitabın arka kapağındakilerden bambaşka şeyler. Orada Lamia'dan bahsediyor, güzelliğini bir çarmıh gibi taşıyan kadından. Şeyh Francis'ten söz ediyor ve yasak aşk meyvesi Tanios'tan. Esma'nın sözü geçiyor bir de kitabın arkasında. Aynen benim yazdığım üslupta (ben mi o üslupta yazmış oluyorum bu durumda?) tüm bunlar ama bambaşka şeyler.

Roman elbette bu adı sayılan kişilerin -ki bence bu liste eksik, Gerios'un, Katırcı'nın, Tamar'ın da adı geçmeli bence en azından- hikayesini anlatıyor. Sürgünü, aşkı, cinayeti, kaçaklığı anlatıyor. Ne var ki ben kitabı okurken geçimini sağlamaktan başka derdi olmayan bir köy halkının, bir yörenin halkının nasıl da iktidar oyununun bir parçası olduğunu, bu oyunda kararan hayatları ve sönen ocakları gördüm hep. Kuzey Afrika'yı, Orta Doğu'yu, Kıbrıs'ı ve buralarda, buraların üzerinde dönen hesapları gördüm. Gördüklerim güzel değildi belki ama güzel anlatılmıştı, tıpkı Lamia'nın, Tanios'un ve -ah!- Tamar'ın hikayesi gibi.

Amin Maalouf'un kitabı her zamanki gibi YKY'den çıkmış, Esin-Talu Çelikkan'ın çevirisiyle. Tavsiye edilir.

Not: Ah edişimden anlaşılmştır, benim için romanın en büyüleyici karakteri Tamar'dı. Lamia'dan da güzeldi o, Esma'dan da. Ah Tamar! Senin hikayen yarım kalmamalıydı.

Önemli not: "Bir Kitap Okudum" etiketiyle yazdığım yazılar tamamen şahsi kanaatlerimi içermektedir. Edebiyatla alakam okumayı seven biri olmamla sınırlıdır. Bu nedenle söz konusu yazılar okunurken edebi eleştiri mahiyeti taşımadıklarının göz önünde bulundurulmasını istirham ederim.
0 Responses