Anladım ki...

Anladım ki yazı benim mecram değil. Kalem oynatmak, kaleminden kan değil belki ama gam damlatmak benim harcım değil. Yakmak ve yıkmak kolay yazarken ya ağlamak ve ağlatmak kolay mı o kadar? Bana değil, hiç değil. Şiirden anlamayan, şiirin dünyasına giremeyen bir adama ağlamak da ağlatmak da mümkün değil. Yakışmıyor bile.

Belki de sıkıntım bu şu aralar. Sıkıntım ağlamak istemem, ağlatmak biraz da. Lakin mürekkebi yetmiyor kalemimin. Akmıyor daha doğrusu. Tıkanıp kalıyor kalem ucunda mürekkep, donuyor. Hani soğuk havalarda donar mürekkep de kalemin ucuna nefesini verirsin ya (basbayağı hohlarsın işte canım) öyle nefes istiyorum, arıyorum. O nefes ki ısıtır, ılıtır mürekkebi bir nebze şiire ihtiyacım var benim de kalemimin, elimin, dilimin, yüreğimin ılınması için. Gel gör ki ben anlamıyorum şiirden, iklimine uyum sağlayamıyorum onun, hemhal olamıyorum şiirle. Öyle uzak, öyle yabancı bakıyorum, bakıyorum, bakıyorum sadece. Sonra, sonra susuyorum.
0 Responses